İçeriğe geç
Home » Hikayemiz

Hikayemiz

Eşim Ertuğrul Bul ve ben uzun yıllar finans sektöründe, arada girişimciliği deneyen profesyoneller olarak çalıştık, hâlâ çalışıyoruz. Bizim lavanta hikâyemiz emeklilikte ne yapacağımızı sorgularken başladı. Planımız, beyaz yakalıların neredeyse tamamının hayalindeki gibi sahil kasabasında ufak bir ev almak, şanslıysak bahçesinde bir şeyler yetiştirip yılların yorgunluğunu atmak, huzur bulmaktı. Önce yazları gideriz, çocuklar evden kendi geleceklerine doğru birer birer uçunca kalma süremizi uzatır, yılın önemli bir kısmını orada geçiririz diye düşünüyorduk. Ama planın hayata geçmesi yaklaştıkça fark ettik ki, biz hiçbir şey yapmadan yaşayamayız, bizim üretmeye devam etmemiz lazım.

Ertuğrul, Ürgüp’lü. Çocukluğunun yazları anneannesinin ve babaannesinin Ürgüp’ün meydanındaki evlerinde geçmiş. Birlikte her sene Ürgüp’e gider üç, dört gün kalırdık. Bir İzmirli olarak Anadolu’nun ortasında, denizi olmayan ama başka bir gezegende gibi hissettiğim bu büyülü topraklarla aşkım, lavantadan çok önce başlamıştı.

Atadan kalma üzüm bağımızın içinden yol geçince, yeni hazırlanan imar planına göre, bize günübirlik tesis imarı olan başka bir arsa tahsisi yapılmış. Ürgüp’te Yunak Evleri isimli ilk kaya otellerden birisinin kurucusu arkadaşımız, “Lavanta bahçesi olan bir kafe güzel olur oraya” dedi, lavantanın aklımıza düşmesi bu cümleyle başladı.

O arsa hâlâ boş duruyor; lavanta bitkisini araştırıp hem insana hem toprağa nasıl şifa verdiğini, toprak ve iklim isteklerinde ne kadar kanaatkâr olduğunu, ilk senelerinde ona çocuğumuz gibi iyi bakarsak yaşamımızın geri kalanında bize bakmaya talip olabileceğini öğrenince hayallerimiz büyüdü. Kurumsal kimliklerimiz, deneyimlerimiz devreye girdi, ve bu bir iş planına dönüştü. Ekim 2020’de Ortahisar, Aralık 2020’de ise Sofular Beldesi’nde tarlalar aldık. Ortahisar tarlamızın bakımını hemen Kasım 2020’de, Sofular tarlamızın bakımını ise Kasım 2021’de yaptık, temizledik, hiçbir kimyasal kullanmadan dikime hazır hale getirdik ve dünyanın en kaliteli lavanta uçucu yağını veren, toplam seksen bin adet, İngiliz lavantası ya da orijinal lavanta olarak da adlandırılan Lavantula angustifolta cinsi lavanta fidelerimizi diktik. Bütün bunları hangi bilgi ile yaptık, diye sorarsanız; çok okuduk, çok araştırdık, ulaşabildiğimiz deneyimli insanlarla konuştuk. Eskişehir Osman Gazi Üniversitesi’nin çevrim içi, “Aromatik ve Tıbbi Bitkiler Sertifika Programı’”na katıldık. Hafta içi akşam 18.00 sonrası yaklaşık üç saat süren derslerimizi bir buçuk ayda tamamladık ve sertifikalarımızı aldık. Tabii, en çok deneyimleyerek öğrendik.

İki tarlamız da ayrı ayrı çok güzel. Ortahisar’daki tarlamızın konumu hem tarım, hem turizm açısından eşsiz bir lokasyonda. “Aşıklar Tepesi” adı verilen volkanik kayalıklara bakıyor ve vadinin tam karşı tarafından her sabah 04.30-05.00 saatlerinde yüzlerce balon havalanıyor. Dünyanın her tarafından binlerce insanın seyretmeye geldiği bu doyumsuz manzara bizim tarlamızın içinde. Lavantalarımızın yanında birçok meyve ağacımız ve on beş adet üzüm asmamız var. Lavantalarımız gibi onlara da baktık, budadık. Orada zamanı, o andan öncesini ve sonrasını unutup saatler geçiriyoruz şimdi. Gündoğumu ve batımı muhteşem.

Sofular tarlamız ise Kızılırmak’ın kıyısında. Bana hep suyun hayat veren gücünü hatırlatıyor. Ortahisar tarlamızdan farklı, üzerinde hiç ağaç yok. Etrafımız çoğunlukla bakımlı bağlarla çevreli. Komşu tarla ile sınırımıza ıhlamur ağaçları diktik. Ihlamurlarımız lavantalarımız ile birlikte büyüyecek ve gelecek senelerde ikisinin aromasını muhteşem balında birleştirecek arılarımız da olacak diye bir hayalimiz var.


Tarlada çalışmak, toprağa bulanmak, dağı bağ yapmanın mutluluğu bambaşka. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim; modern insanın anda olma, huzur bulma arayışına bizim bulduğumuz yol toprakla uğraşmak oldu. İstanbul’da işlerimiz devam ediyor. Lavanta yetiştiriciliğini pandeminin bize sunduğu uzaktan çalışma fırsatı sayesinde yapabildik. Kasım aylarında dikim, baharla birlikte başlayan yabani ot mücadelesi, temmuz ayında hasat, hep İstanbul hayatımızdan çalabildiğimiz zamanlarda oldu. Ama sanki esas hayatımız artık orada, İstanbul’a geldiğimiz anda tarlamızı özlemeye başlıyoruz.

2021’in Temmuz ayında Ortahisar tarlamız yavaş yavaş çiçeklendi. Çiçeklerimizi topladık. Lavantalarımız henüz bir yaşında bile değildi, doğal olarak çok az çiçeğimiz vardı, ekonomik olarak değerlendirmedik. Eşe dosta hediye ettik, yağımızın analizini yaptırdık. Analiz sonuçları bize çiçeklerimizin çok kaliteli bir uçucu yağı olduğunu gösterdi, doğru yolda olduğumuzu mutlulukla öğrendik. En önemlisi lavantanın o muhteşem kokusu ile tanıştık. Artık bizim için daha güzel bir çiçek olamazdı.

2022 Temmuz ayında ise ilk hasat heyecanını yaşadık. Ortahisar tarlamız artık bir buçuk yaşını geçmişti ve çiçeklerimiz bizi şaşırtacak kadar çok büyüdü. Hasat o güne kadar tarlada yaptığımız en zevkli işti. Bizi yalnız bırakmayan tanıdıklarımız, her zaman tarlamızda çalışan Ürgüp’ün çalışkan kadınları ve biz, hep birlikte sabah 5:00’den akşama kadar enerjimizi kaybetmeden çalıştık. Bunu lavantanın canlandırıcı kokusuna yoruyorum. Çiçeklerimizi bekletmeden Kayseri’deki distilasyon tesisine götürdük ve gece 11:30’da eve döndüğümüzde uçucu yağımız ve lavanta sularımız en saf ve doğal haliyle elimizdeydi.

Fiona’s Lavender Lavanta Uçucu Yağı ve Fiona’s Lavender Lavanta Suyu işte bu yolcuğun ürünleri. Saflıklarını ve doğallıklarını koruyarak şişelendiler, kutularına girdiler. Sofular tarlamızdan topladığımız çiçekleri ise kuruttuk. Onlar da keselere, göz yastıklarına, kitap ayraçlarına doldular, muhteşem kokularını saçıyorlar. Hatta Eylül ayında asmalarımız üzümlendi, lavantalı pekmez oldu. Fiona’s Lavender ürünleri şimdilik Kapadokya’da, Ürgüp’ün meydanındaki dükkanımızda meraklılarıyla buluşuyorlar.

Şimdi hedefimiz lavantalı kişisel bakım ürünleri ve lavantalı gıdalar geliştirmek. Ayrıca Ortahisar tarlamız üçüncü senesinin sonunda tam verime ulaşınca, güzelliğini paylaşmak isteyenlere açmak.

Fiona kim derseniz, kendisi hayatımıza başka bir güzellik ve anlam katan, yaşam sevincimiz, köpek dostlarımızdan, şimdi aramızda olmayan melek Golden Retreiver kızımız.

Dr. Aycan Bul

tr_TRTurkish